BLACK SWAN : SİYAH KUĞU |
Yönetmen: Darren Aronofsky Yapımcı: Ari Handel Hikaye: Andres Heinz Oyuncular: Natalie Portman Görüntü Yönetmeni: Matthew Libatique Sanat Yönetmeni: Andrew Weisblum Tür: Psikolojik gerilim - Dram |
Film Özeti New York’ta önemli bale topluluklarından birinde genç ve yetenekli bir dansçı olan Nina Sayers (Natalie Portman) hayatını baleye adamıştır. Bale en büyük tutkusu, yaşam amacıdır. Eski bir balerin ve bu konuda çok hırslı olan annesi Erica (Barbara Hershey) ile birlikte yaşamaktadır. Annesi, Nina'ya hamile kalınca baleyi bıraktığından, yarım kalan hayalini kızının omuzlarına yüklemektedir. Her şeyin mükemmel olmasını istemekte, kızının mutluluğundan ziyade kendi hayallerinin yıkılma ihtimaline karşı çabalamaktadır. Bu da Nina’yı, mükemmel olması yönünde kamçılamaktadır. Oyun yönetmeni Thomas Leroy (Vincent Cassel), yeni sezonda "Kuğu Gölü Balesi" ni yeniden sahneye koyacaktır. Seyirci çekmekte zorlanan bale topluluğu, artık yaşlanmış olan eski yıldızları Beth MacIntyre (Winona Ryder)'ın yerine yeni bir baş balerin seçmeye karar verir. Nina'nın hep hayalini kurduğu fırsattır bu. Ancak, sezonu açacakları Kuğu Gölü Balesi'nde başrolü canlandırabilmek için; zarif, masum ve kırılgan Beyaz Kuğu ile onun karanlık, hırslı ve şehvetli kötü ikizi olan Siyah Kuğuyu aynı anda bedenleştirebilmesi gerekmektedir. Leroy'un ilk tercihi kırılgan ve masum Nina olur. Nina bunu gerçekleştirebilmek için elinden geleni yapsa da, o güne dek aşırı kontrolcü annesiyle, hala küçük bir kız çocuğu gibi yaşamış olan Nina için kendi içindeki kötücül, yırtıcı ve seksüel tarafları bulup çıkarmak sancılı bir süreç olacaktır. |
Konusu itibariyle; yaratma süreci içerisindeki her sanatçının yaşadıklarından farklı değil belki de. Ancak Nina'nın cinsellik dahil hayatın tüm geçici zevklerini yadsıması, kendisini tümüyle mesleğine ve başarıya adamışlığı, bir çocuğun masum tutkusuyla işine bağlılığı; "Siyah Kuğu"yu kendisini ölümüne sanatına adamış sanatçı üzerine yapılagelmiş diğer filmlerden farklılaştırarak, muhteşem bir melodramın ortaya çıkmasını sağlıyor.
Farklı arayışlar içerisinde olan yönetmen Darren Aronofsky, ruhsal açıdan uçlardaki karakterleri anlatmayı tercih ediyor. Fantastik gibi görünen ancak aslında tamamen psikolojik temelli olan birçok gönderme yapıyor filmlerinde. Siyah Kuğu'da da şizofreni olarak tanımlanabilecek bir durumu ele alan Aronofsky, modernizmle birlikte giderek artan varoluş sancılarına vurgu yapıyor. Film siyah ile beyazdan oluşuyor, gri yok. Bilinen üslûpları bozarak kendine has yeni söylemler geliştiren Aronofsky'nin dinamik görsel tekniği; kahramanlarının psikolojik gel-git'lerini seyirciye aktarmadaki becerisi dikkat çekiyor. İnsanın kendisiyle mücadelesini, bastırdığı, gizil kalmış yanına eğilimini, hırslarıyla cebelleşmesini sakin ve aynı zamanda keskin bir dille anlatmayı başarıyor.
Yönetmen Darren Aronofsky ve görüntü yönetmeni Matthew Libatique'in filmdeki en önemli başarısı, olağanüstü bir dinamizm ve kamera kullanımıyla özellikle bale sahnelerinde göze çarpıyor. Yer yer görsel efektlerle desteklenmiş olsa bile, Natalie Portman'ın bu sahnelerdeki fiziksel performansı da göz dolduruyor.
Siyah Kuğu senaryosuyla izleyiciye farklı bir şey sunmuyor belki ancak hem şizofreniyi hem de bir sanatçının eseriyle özdeşleşmek uğruna hangi uçlara gidebileceğini, müthiş bir görsel beceriyle perdeye etkileyici bir şekilde yansıtmayı başarıyor. Sesin kullanımı, film ile uyumlu müziği, koreografisi, görselliği, artan gerilimi, finali, karakterin dönüşümü, yan karakterlerin desteği ve diyaloglar ile başarılı bir film çıkmış ortaya. Psikoloji, dram, gerilim iç içe. Gerçek ile hayalin-rüyanın birbirine karıştığı filmi merak içinde, sıkılmadan izliyorsunuz. Natalie Portman'ın performansı, filmin olağanüstü gişe başarısı ile Siyah Kuğu, tüm dünyada en çok konuşulan birkaç filmi arasında yerini alıyor.
Özellikle psikolojik gerilim türünü sevenlerin keyif alarak izleyeceği bir film.
|