Skip to Main Content

İYTE Kütüphanesi E-Bülten Şubat 2013: Bir Kitap Önerimiz

Bir Kitap Önerisi

Leyla'nın Evi

Yazarı: Ömer Zülfü Livaneli

Tür: Roman

Yayınevi: Remzi Kitabevi

Yayın Yeri: İstanbul

Yayın Yılı: 2006

Sayfa Sayısı: 271

ISBN No: 9789751411235

Arka Kapak:

Romanları çok satanlar listesinden inmeyen, ödüller alan, 30 dile çevirilen, sinemaya ve tiyatroya aktarılan Zülfü Livaneli, Leyla'nın Evi'nde her biri ayrı bir dünyadan gelen insanların hayatlarını bir İstanbul romanında kesiştiriyor...

Boğaziçi'nde Bosnalılar Yalısı'nda doğup büyümüş paşa torunu Leyla Hanım, yalının yeni sahibi Ömer Cevheroğlu tarafından sokağa atılır ve mahallenin çocuklarından gazeteci Yusuf'un Cihangir'deki bekâr evine sığınmak zorunda kalır. Yusuf'un sevgilisi Rukiye ("sahne adı"yla Roxy), Almanya'da peep show'larda modellik yapmış, hip-hop tarzı müzik yaparak "yırtmaya" uğraşan bir Almancı kızıdır.

Leyla Hanım, yalının yeni sahipleriyle görüşmeye çalıştığı bir gün, Ömer Bey'in babası, Kadızade Konağı'nın emektar vekilharcı, dört kuşaktır konaklarda hizmetkârlık yapan bir aileden gelen Ali Yekta Bey ile tanışır.

Her biri ayrı bir dünyadan gelen bu insanların hayatlarının kesişmesi, onları hem kendilerini hem de birbirlerini değiştirecekleri, kimi zaman acılı kimi zaman eğlenceli bir sürece sokacaktır.

Leyla'nın Evi, bir yanıyla da "ev" üstüne bir roman: "Çünkü imparatorluk yıkılırken bütün Osmanlı tebaası acı çekti ve herkes birbirinin evine yerleşti."

Tanıtım Yazısından :

Kimi zaman bir savaş bir kentin, bir ülkenin kaderini değiştirir, kimi zaman bir tek kişi koca bir ailenin...

Leyla: Yalılarda doğmuş büyümüş bir paşazade, bir Osmanlı soylusu...

Ali Yekta: Uşaklık kaderini değiştirme ihtirasıyla yanıp tutuşan bir İstanbullu...

Rukiye-Roxy: Almanyada doğmuş, seks modelliği yapmış bir hip-hopçı...

Livaneli, birbirini hiç tanımayan bu üç ayrı kişiliğin yaşamını, bir 'İstanbul romanı'nda birleştiriyor.

Kentlisi-köylüsü, varsılı-yoksulu, din hocası, söz sahibi bankacısı, gazetecisi... Her birinin bir nedenle ötekinin yaşamına girdiği, onu değiştirdiği günümüz Türkiyesi... Ve bir roman kahramanı gibi öne çıkan pırıltılı Boğaziçinde, Bosnalılar Yalısının ilginç dünyası...

Leylanın Evi, dünyada sadece yaptığı müzikle değil, çeşitli dillere çevrilen, sinemaya aktarılan ve ödül alan kitaplarıyla da tanınan Livanelinin Mutluluktan sonraki romanı... 

***

Son derece canlı, akıcı ve yalın bir dili olan Leyla'nın Evi; Zülfü Livaneli'nin Mutluluk romanında da olduğu gibi, günümüz Türkiyesi'nde hayatın içinden, toplumun değişik kesimlerinden birbiriyle hiç alakası olmayan, farklı yaşamların bir araya geldiği sürükleyici bir kitap. Leyla'nın Evi; Osmanlı hanımefendisi Leyla, yalı uşağı Ali Yekta ve hip-hopçı Rukiye-Roxy'nin, farklı dönemlerdeki yaşamlarını, zorlu yaşam koşulları altında nasıl bir araya geldiklerini ve geçmişlerinin karanlığında kaybolmuş bu üç insanın yollarının kesişmesiyle, hayata birlikte daha sıkı bağlanmalarını anlatıyor. Tüm farklılıklarına rağmen asil kadın Leyla ve asi kadın Roxy'nin ortak paydalarda buluşmayı başarması kitabın etkileyici bölümlerinden. Bir dönem yalıların birinde yaşanmış, bu üç kişinin biraraya gelmesine, hayatlarının yön değiştirmesine neden olan İngiliz Yüzbaşı ile Handan'ın büyük aşkını da unutmamak lazım.
 
İngiliz Yüzbaşı ile Handan'ın umutsuz aşkı, asilzade duruşu ile uşaklık kaderini değiştirmeye çalışan Ali Yekta Bey'in çektikleri, Rukiye-Roxy'nin kaybolmuşluğu ve çocuk saflığındaki Leyla'nın hayat hikayesi okuyucuyu hüzünlendirip; kendi değerlerini, toplumu sorgulamasına neden oluyor. İyi insanların hala var olduğu, yapılan iyiliğin de kötülüğün de karşılıksız kalmayacağı inancını yaşatıyor. Livaneli´nin zarif, samimi anlatımıyla; hüzünlü olmasının yanı sıra eğlenceli, içinizi ısıtacak, etkileyici finaliyle gözlerinizin dolmasına sebep olacak, etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bir kitap. Kısaca; Leyla'nın evi Leyla'ya...
 
Karakter seçimleriyle, kitabın kurgusuyla bildiğimiz Livaneli tarzından farklı değil. Akıcı ve gerçekçi romanında Livaneli, hümanist bakış açısıyla, yakın tarihimize ilişkin ayrıntıları, sıkmadan güzel ve canlı olarak hikayenin içine yerleştirmeyi başarmış ve sosyolojik analizlerde bulunmuş. Göçebe bir toplum olmamızla ilgili yapmış olduğu tespit ve hepimizin -rum, ermeni, türk, kürt- anılarımızı bir yerlerde bırakmak zorunda kalmış olmanın yaşattığı eksiklik duygusu gibi. Farklı çevrelerden, farklı ekonomik düzeydeki kişilerin birbirleriyle ilişkilerini, kendilerine ve topluma yabancılaşmalarını farklı konularla, çarpıcı bir şekilde anlatıyor: Mülk sorunu, aile, arkadaş, akrabalık ilişkileri, aşk gibi... Farklı kesimlerden yaşamlarla İstanbul'u, aslında günümüz Türkiye'sini gözler önüne seriyor. Okurken Leyla'da, Roxy'de, Ali Yekta Bey'de kendinizden bir şeyler buluyoruz.
 
Zülfü Livaneli'nin boğazın yosun kokan lacivert suları ve tarih kokan yalı tasvirleriyle İstanbul'un esrarengiz havasını soluyor, buram buram boğaz kokusunu içimize çekiyoruz. Kitabı okuduktan sonra; yalıları, eski tarihi binaları gördüğümüzde acaba buralarda ne hayatlar yaşandı diye düşünmeden edemiyoruz."Rüzgarıyla, sokağıyla, yaprağıyla İstanbul kokuyor, eskilerden bir şey taşıyor, yenileri kendi isimleriyle barıştırıyor."

Leyla'nın Evi Tiyatrokare tarafından sahneye uyarlanarak, birçok ilde sahnelenmiş ve halen sahnelenmeye devam etmektedir.

Yazarı Hakkında - Zülfü Livaneli

Oğuz Atay.jpg

 





Ödülleri:

Sinema

YılÖdül / FestivalKategoriFilmSonuç
1987 San Sebastián Uluslararası Film Festivali OCIC Odülü Yer Demir Gök Bakır Kazandı
Cannes Film Festivali Un Certain Regard Aday
1989 Valensiya Akdeniz Sineması Festivali Altın Palmiye Sis Kazandı
Montpellier Akdeniz Film Festivali Altın Antigone Kazandı
Avrupa Film Festivali En İyi Film Aday
Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi İkinci Film Kazandı
2000 Antalya Altın Portakal Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü Kazandı
2007 Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Müzik Mutluluk Kazandı
Sinema Yazarlari Dernegi Türk Sinemasi Ödülleri Kazandı
2008 Yeşilçam Ödülleri Kazandı
Ankara Uluslararası Film Festivali Kazandı

Edebiyat

YılÖdülRomanSonuç
1997 Balkan Edebiyat Ödülü Engereğin Gözündeki Kamaşma Kazandı
2001 Yunus Nadi Roman Ödülü Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm Kazandı
2006 Barnes & Noble Yeni Büyük Yazarları Keşif Ödülü Mutluluk Kazandı
2009 Orhan Kemal Roman Armağanı Son Ada Kazandı

Diğer

YılÖdülSonuç
1999 Premio Tenco Ödülü Kazandı
2005 Soranos Dostluk Ödülü Kazandı
2005 Mikis Theodorakis Ödülü Kazandı

 

 

http://tr.wikipedia.org/wiki/Z%C3%BClf%C3%BC_Livaneli

adresinden alınmıştır.

Zülfü Livaneli, (d. 20 Haziran 1946, Ilgın), müzisyen, senarist, politikacı, yazar ve yönetmen.

Tam adı Ömer Zülfü Livanelioğlu’olup, aslen Artvin’in Yusufeli ilçesinden olan Livanelioğlu ailesinin büyük dedeleri Ömer Efendi 93 Harbi’nde Artvin’in Ermeni ve Rus işgaline uğraması üzerine Erzurum’a gelerek Ahmet Muhtar Paşa’nın ordusuna katılmıştır.

Ömer Efendi Harput Redif Taburu’na mülazım rütbesiyle atanır. Daha sonra burada çıkan çatışmada şehit düşer. Ömer Efendi’nin tek oğlu olan Zülfü Efendi, Türkiye’nin muhtelif yerlerinde sorgu hakimi olarak görev yapar. Soyadı Kanunu çıktığında babasının geldiği Artvin/Yusufeli/Livane Sancağına izafeten Livanelioğlu soyadını alır. Zülfü Efendi’nin erkek çocuklarından üçü de hakim olmuştur. En büyükleri ve Zülfü Livaneli'nin babası olan Mustafa Sabri Livanelioğlu, Yargıtay Başkanlığı’na kadar yükselmiştir.

Kariyeri: Ankara Cumhuriyet Lisesi mezunudur. Daha sonraki tarihlerde ABD Fairfax Konservatuarı'nı bitirmiştir. Zülfü Livanelioğlu bağlama çalmayı teyzesi Nazmiye (Türeli) Yücel'in eşi olan eniştesi Turhan Yücel'den Ilgın'da yaşadığı yıllarda ve yaz tatillerinde öğrendiğinde, eniştesi Turhan bey'in kendisine hayatını değiştirecek bir sermayeyi hediye ettiğinden haberi yoktu.

Zülfü Livaneli, müziği ile birçok ulusal ve uluslararası ödül aldı ve eserleri Joan Baez, Maria Farantouri, Maria del Mar Bonet, Leman Sam gibi onlarca yerli ve yabancı sanatçı tarafından yorumlandı. Kültür, sanat ve politika alanında Türkiye’nin önemli isimlerinden birisi olan sanatçı, sanat yaşamı boyunca 300'e yakın besteye ve 30 film müziğine imzasını attı.

Türkiye'den ansızın ayrılarak İsveç'e sürgün yıllarında bulaşıkçıklık dahil muhtelif işlerde çalışan Livaneli'nin en büyük arzusu bir gün Türkan Şoray ile tanışabilmek ve o zaman Türkiye'de suçlanan kişilerin uğrak yeri haline gelen İsveç'te bulunan ünlü yazar, gazeteci veya şairlerle karşılaşabilmekti.

Bugüne kadar dört uzun metrajlı film yönetti: "Yer Demir Gök Bakır", "Sis", "Şahmaran" ve "Veda". Valencia Film Festivali'nde "Altın Palmiye" ve 1989'da Montpelier Film Festivali'nde "Altın Antigone" ödülüne layık görüldü. "Sis", "En iyi Avrupa Film Ödülü"ne aday gösterildi. Sanatçının filmleri Türkiye, ABD, Fransa, Almanya, İsviçre ve Japonya'da gösterime girdi ve BBC, WDR, İspanya, Kanada ve Japon televizyonları gibi birçok televizyon şirketine satıldı.

Ekim 1986'da Cengiz Aytmatov'un daveti üzerine Federico Major, Yaşar Kemal, Arthur Miller ve diğer ünlü sanatçı ve düşünürlerin katıldığı Kırgızistan ve daha sonra Wengen, Granada ve Mexico City'de toplanan Issyk-Kul Forumu'nda yer aldı.

Livaneli, Elia Kazan, Jack Lang, Vanessa Redgrave, Arthur Miller, Mikhail Gorbaçov, Mikis Theodorakis gibi ünlü kişilerle birlikte dünya kültürünün ilerlemesi ve dünya sanatlarının gelişmesine katkıda bulunmak üzere çalışmalarda bulundu.

1996 yılında Paris’te merkezi bulunan UNESCO (Birleşmiş Milletlerin Eğitim Kültür Bilim Kurulu) tarafından büyükelçilik verilen sanatçı Livaneli, 1978 yılında yaptığı "Nazım Türküsü" adlı albümde Nazım Hikmet'in şiirlerinden bestelediği şarkıları bir araya getirdi.

"Arafatta Bir Çocuk", "Geçmişten Geleceğe Türküler", "Sis", "Orta Zekalılar Cenneti", "Diktatör ile Palyaço", "Sosyalizm öldü mü", "Engereğin Gözündeki Kamaşma" ve "Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm" ve "Mutluluk" ve Leyla'nın Evi, Sevdalim Hayat, Son Ada ve Sanat Uzun, Hayat Kisa, Serenad kitaplarının yazarı olan Livaneli, hâlen Vatan Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir. Sanatçı uluslararası kültür çevrelerinde tanınmakta ve saygı görmektedir.

19 Mayıs 1997 tarihinde, Ankara Hipodrom meydanında verdiği konsere 500.000 kişinin katılmasıyla Türkiye'nin en büyük konserini gerçekleştirme ünvanını kazanmıştır.

Livaneli, 2002 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'den İstanbul milletvekili seçildi.