|
|
EN ÇOK KİTAP ÖDÜNÇ ALAN ÜYELERİMİZ
|
LİSANS ÖĞRENCİSİ YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ AKADEMİK PERSONEL İDARİ PERSONEL |
EN ÇOK MULTİMEDYA ÖDÜNÇ ALAN ÜYELERİMİZ
1. SELCAN ATEŞ
|
|
EN ÇOK ILL (Inter Library Loan) ve BELGE SAĞLAMA HİZMETİNDEN YARARLANAN ÜYELERİMİZ
|
Kitap 1. Meral BUDAK 2. Melodi Simay AÇAR 3. Mert KOMPİL 4. Aylin GAZİ 5. Erkin GEZGİN Makale 1. Sevcan KÜÇÜK ÜNLÜTÜRK 2. Meral BUDAK 3. Can SÜMER 4. Duygu ÇÖMEN 5. İsfendiyar EGELİ |
PİRAYE
Yazarı: Canan TAN Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi Yayın Yeri: İstanbul Yayın Tarihi: 2008 Sayfa Sayısı: 431 s. ISBN: 9789752103924 |
Konusu:
Genç ve güzel Piraye adını Nazım Hikmet’in eşinden almıştır. Genç kızın babasıdır Piraye ismine tutkun olan; diğer kızı da babanın Nazım Hikmet hayranlığından payını alır: Hatice. Babanın açıklaması ilginçtir ki bu açıklama romanın temalarından birini de oluşturacaktır: "Piraye, Nazım Hikmet’in karısı. Tam adı Hatica Piraye’dir. Nazım Hikmet’in onun için yazdığı şiirler ve mektuplar, edebiyatımızın gerçek yüz aklarıdır."
Piraye’nin babasının bu açıklaması karşısında ilk tepkisi şaşkınlıktır: "(...) Babam elinden kitap düşmeyen, aydın bir insandı. Ama onun, kızlarına bir şairin -hem de yasaklı bir şairin- karısının adını verecek kadar edebiyat tutkunu olduğunu yeni keşfediyordum." Piraye’nin doğduğu günden bu yana içinde taşıdığı edebiyat ve şiir tohumları hayatının bir bölümünde ilişkilerine de yansıyacaktır.
Roman, genç bir kızın aile, okul, aşk ve evlilik yaşantısına odaklanan ilginç bir biyografi özelliğine sahip; yazar, yarattığı kadın kahramanın yaşantısına bir ’kadın duyarlılığı’ ile yaklaşıyor. Romanın ilk sayfalarında idealleri olan genç bir kız olarak tanıştığımız Piraye, sayfalar ilerledikçe ilişkilerin farklı boyutlarını yaşayacak, aşk duygusunun karşılığını kendi hayatına yerleştirmeye çalışacaktır.
"Piraye" romanını bir ’dram’ haline getiren ise genç kızın evlilik ve evlilik sonrası
yaşantısı olacaktır; Piraye, üniversite öğreniminin hemen ardından Diyarbakır’a gelin gidecektir.
"Piraye"yi yakın çevrenizde aramayın sakın," diyor Canan Tan. "Hem onun, hem de romandaki diğer karakterlerin hayal ürünü olduklarını belirtmeme, bilmem gerek var mı? Ama uzak şehirdeki şarkının nihavent olduğunu söyleyen Nazım Hikmet ve
"Gözlerin hani?" diye soran Ahmed Arif gerçek."
Roman, yazarın kendi hayatından da belli belirsiz izler taşıyor okuruna.
...Kızıl saçlıymış Piraye.
Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez... Okudukça, dizelerin arasına dalıp kendimden geçtikçe, tehlikeli bir biçimde özdeşleşiyordum Piraye'yle. Tiyatro sahnemde, bundan sonraki rolüm belliydi artık. Nâzım Hikmet'in Piraye'si rolünü oynamak... Peki bana eşlik edecek oyuncu kim olacaktı? Bunu düşünmek hile anlamsızdı; karşımda Nâzım vardı ya...
Şiir Yüzlü Piraye... kendi yazdığı senaryolarda yaşıyor.
...Kim olursa olsun; evleneceğim insan, benim varlığımı yok sayarak bir başkasıyla beraberlik yaşayacak ve ben buna seyirci kalacağım ha... Yazgıymış! İnanmıyorum yazgıya falan... Onu yaratan da, şekillendiren de bizleriz. Benim yazgım kendi çizeceğim yoldur! O yolda beraber yürümeyi kabullendiğim insanı da kimseyle paylaşamam ben...
Yazgıya Bile Kafa Tutacak Kadar Yürekli... Özgürlüğe âşık!
Ancak, başkaları tarafından yerinden oynatılan kilometre taşlarının, gene başkalarınca gelişigüzel dizilmesiyle önüne serilen yolda yürümeye mecbur bırakılınca... İşler değişiyor.
...Hiç hayıflanma, o şiirsellikten uzak düştün diye. Gözlerini aç ve o günlerde göremediğin gerçeği gör artık... Nâzım da o sevda yüklü dizelerini eliyle bir kenara itip, daha sıcak bulduğu kollara koşmamış mıydı? Haşindin yaptığı, onunkinden çok mu farklı?
..Kendince tanrılaştırdığın tapınmaktan gurur duyduğun putların, gerçekte basit birer taş parçası olduğunu ne zaman kavrayacaksın? Ama, gönlün gerilerde bir noktaya takılı kaldıysa eğer, sevinebileceğin bir gerçeklik duruyor orada.
İşte şimdi, Nâzım'ın kızıl saçlı Piraye'siyle tam olarak özdeşleştin.
Kutlu olsun.
Fırtına gibi bir yaşam öyküsünün başoyuncusu oluveriyor PİRAYE...
YAZARI HAKKINDA
CANAN TANYazarın Yayımlanmış Kitapları: |
Canan Tan Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu. Yeni Asır (İzmir) Gazetesi’ne iki yıl köşe yazarlığı yaptı. Milliyet Pazar’da, güncel olayları esprili bir dille yorumlayan yazıları yayımlandı. Mimoza dergisinde Çuvaldız, Kazete adlı kadın gazetesinde Kazete-Mazete adlı köşelerde yazılar yazdı. Öykü, roman, mizah ve çocuk edebiyatı çerçevesinde çok sayıda kitabı var. |
VICKY CRISTINA BARCELONA (BARSELONA, BARSELONA) Oyuncular: Scarlett Johansson; Penélope Cruz; Javier Bardem; Rebecca Hall; Kevin Dunn; Patricia Clarkson; Chris Messina Senarist: Woody Allen |
Konusu: Filmin orjinal adı olan Vicky Cristina Barcelona, Vicky ve Cristina'nın Barselona macerasını anlatıyor.
İki genç Amerikalı olan Vicky ile Cristina, İspanya'da bir yaz tatili geçirirler. Vicky, geleneksel bir aşk anlayışına sahip ve evlenme arifesinde olan bir kadınken; Cristina ne istediğini bilmeyen, cinsel serüvenlere açık özgür ruhlu bir kadındır. Bohem yaşamı süren İspanyol Juan Antonia (Javier Bardem) ile tanışırlar. Sonraki günlerde Juan Antonia'nın eski eşi Maria Elena'nın (Penélope Cruz) da ortaya çıkmasıyla aralarındaki ilişki dörtlü bir aşk üçgenine dönüşecektir. İlişki yaşamaya başlayan Cristina ve Juan Antonio, geri dönen Maria Elena ve kendini sorgulayan Vicky kurallarını yıkıp, değişmekten korkmamayı birlikte öğreneceklerdir.
Woody Allen’in en büyük başarısı filmlerindeki karakterlerin derinliği olmuştur, üstelik bundan ana karakterler kadar yan karakterler de payını alır. Barselona, Barselona'da da dört ana karakter baskın çizgileriyle öne çıkıyorlar.
Juan Antonio’nun gerçek aşkı Maria Elena’dır. Fakat onunla bir arada olmalarını engelleyen bir eksik vardır. Juan Antonio bunu Cristina’ya şu şekilde açıklar: “İkimizde emindik ki, ilişkimiz mükemmeldi, ama bir şey eksikti. Aşk mükemmel bir denge gerektirir. İnsan vücudu gibidir. Vitaminler minareler gibi şeylerden oluşan, ama bir malzeme bile eksik olsa, şey gibi, tuz mesela, o olur.” Tuz örneği tesadüfi bir örnek değildir. Juan Antonio Maria Elena ile ilişkisinde problemli tarafları üstlenecek üçüncü bir kişiye ihtiyaç vardır ve o da şimdilik Cristina’dır.
Vicky Cristina Barcelona; aşk ve sanatın sınır tanımazlığını unutulmaz bir hikaye ile anlatırken, aynı zamanda aşk ile kökleşmiş davranış ve inançlarımızın çatışmasını gözler önüne seriyor ve değişimin ne kadar zor olduğunu da gösteriyor…
Vicky Cristina Barcelona, öyküsünün geçtiği kent olmaksızın düşünülemeyecek bir film olarak karşımıza çıkıyor. İlişkiler ve ilişkilerin insan psikolojisindeki yeri ve önemi'ne vurgu yapan Barselona Barselona filminin konusu tam olarak Woody Allen tarzı diyebiliriz. Aşk, komedi, dram ve karmaşık bir hikaye.
Özellikle Woody Allen hayranlarının, karmaşık komedileri sevenlerin beğeneceği çok güzel bir film.