Skip to Main Content

İYTE Kütüphanesi E-Bülten Şubat 2017: Bir Kitap Önerimiz

Dönüşüm

Dönüşüm

Yazarı: Franz Kafka

Tür: Roman

Yayınevi: Babil Yayınları

Yayın Yeri: İstanbul

Yayın Yılı: 2005

Sayfa Sayısı: 61

ISBN: 9789758480654                                       

Arka Kapak: 

Işıkları kapatıp karanlığı tanımlıyorsun. 
Büyük bir gizlilikle yapıyorsun bunu. 
İbadet gibisin uzaktan.
Benden bir aşk çıktı ve yenildim diyorsun.
Bir bardak suya koşuyorsun.
​Mutfakla koridor arası ölme isteği.
Bu isteğe sarılıyorsun.
Hamamböcekleri beliriyor birden.
Parçalanmış hayatlar.
Kırgın yüzler. Bohem kişilikler.
Gölgeler, Gölgeler, Gölgeler.
Değişiyorsun kendine.
Bir hamamböceği oluyorsun.
Sırtı yerde, ayakları yürüyor.
Can çekişiyor sıkıştığın hayat.
İçinden çıkmışsın.
Burada, bu koridor karanlığında duruyorsun.
Farkındasın.
Senin yürüyüşünü anlamadı bu dünya.
Gözlerin açıklanamaz bu halini seyrediyor.
Kızgın değilsin. Acemi ve yeniksin.
Çünkü bu dünya şairlere çok diyorsun.
Bu yüzden Gragor Samsa diyorum sana.
Gragor Samsa!

----

Franz Kafka'nın 1915'te yayımlanan Dönüşüm adlı öyküsü, yazarın, anlatım sanatının doruğuna ulaştığı bir eseridir. Küçük burjuva çevrelerindeki yozlaşmış aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen bu uzun öykü, aynı zamanda toplumun dayattığı, işlevini çoktan yitirmiş kalıplara bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı bir biçimde dile getirir. 

Kitabın Değişim olarak bilinen adının gerçekte Dönüşüm olduğu, ifadesini Ahmet Cemal'in açıklamasında bulur: "Gregor Samsa'nın bir sabah kendini yatağında bir böcek olarak bulması, salt bir değişim değil fakat 'başkalaşım'dır O, insanlığını koruyarak bazı değişiklikler geçirmemiştir; artık farklı bir canlı türü olmuştur."

Bu açıklama, Kafka'nın eserini tanımlarken kullandığı ifadeyle de örtüşür: "Herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. Şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. Özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi. Oysa insanlar için doğal yaşam, insanca yaşamdır. Ama bunu anlamıyorlar. Anlamak istemiyorlar. İnsan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var... Hayvana geri dönülüyor. Böylesi, insanca yaşamaktan çok daha kolay." 
(Tanıtım Bülteninden)

---

Kafka'nın en popüler ve kalıcı eseri olarak kabul edilen "Dönüşüm", "Değişim" veya "Metamorfoz" (Almanca özgün adı: Die Verwandlung); Nobel ödülü sahibi Elias Canetti tarafından en yetkin düzeydeki anlatım sanatının tipik örneği olarak nitelendirilmekte.

Kafka'nın diğer çalışmalarında olduğu gibi, Dönüşüm için de çok farklı yorumlar mevcut. Stanley Corngold, "Eleştirmenin Çaresizliği" adlı kitabında 130 farklı açıklamaya yer vermiş. Birçoğu "toplumun farklı olana yaptığı muamele" etrafında yoğunlaşmış ve "Yaşamdan kopmanın verdiği yalnızlık ve gelecekten herhangi bir şey ummamak" şeklinde yorumlara yer verilmiş. Yaptığı rutin işlerden memnun olmayan, ailesinin borcu nedeniyle çalışmak zorunda kalan ve onu zamanla yarıştıran bu işten kurtulmanın yolu belki de böcek olmasındadır. Böylece; çarkın dişlileri arasında, eleştirmeyen, boyun eğen bir toplumun bireyi olmaktan çıkma çabası açığa çıkmakta ve dünyadaki amaçları sadece yemek yemek, barınmak olan, günlük yaşam mücadelesi içerisinde kaybolmuş insanlara eleştiri yapılmakta. Bazıları da öykünün insan varlığının saçmalığının üzerinde durduğunu belirterek; varoluşçuluğa gönderme yapar.

Kitabın Türkçe çevirisinde "Ungeziefer" kelimesi "Böcek" olarak çevrilmiş olmasına rağmen, Orta Almanya'da Ungeziefer'ın kelime anlamı "kurban edilmeye uygun olmayan kirli hayvan"dır ve bazen "haşere" anlamında kullanılmaktadır. Kafka'nın kapak resmi ile ilgili yayınevine gönderdiği bir mektupta "Böcek" (Insekt) kelimesini kullanmış ve "Kapakta böcek olmasın. Uzaktan bile görülmesin" diye belirtmiş olması, Kafka'nın Gregor'un dönüştüğü yaratık hakkında net bir bilgi vermek istemediğini gösterirken; çevirmenlerin "Böcek" kelimesini kullanmasına neden olmuştur.

Mutlaka okunmalı, özellikle felsefik ve psikolojik kitapları sevenler ayrı bir tat alacak.

Yazarı Hakkında - Franz Kafka

 
 

Kafka’nın yaşadığı dönemde yayımlanan eserleri:
1909 – Ein Damenbrevier
1909 – Gespräch mit dem Beter (Dua Eden Adamla Sohbet)
1909 – Gespräch mit dem Betrunkenen (Sarhoşlarla Sohbet)
1909 – Die Aeroplane in Brescia (Brescia’daki Uçaklar)
1912 – Großer Lärm (Büyük Gürültü)
1913 – Betrachtung (Gözlem)
1913 – Das Urteil (Yargı)
1913 – Der Heizer (Ateşçi) Amerika olarak bilinen romanın ilk bölümü
1915 – Die Verwandlung (Dönüşüm)
1915 – Vor dem Gesetz (Yasanın Önünde) Dava adlı romanın bir bölümü
1918 – Der Mord (Cinayet); Kardeş Katili öyküsünün ilk hali (1919)
1918 – Ein Landarzt (Bir Köy Hekimi) 13 öyküden oluşan bir kitap; aralarında On Bir Oğul ve Bir Akademiye Rapor öyküleri de bulunmaktadır
1919 – In der Strafkolonie (Ceza Sömürgesi)
1921 – Der Kübelreiter
1924 – Ein Hungerkünstler (Açlık Sanatçısı)

 

Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan eserleri
1904–1905 – Beschreibung eines Kampfes (Bir Savaşın Tasfiri)
1907–1908 – Hochzeitsvorbereitungen auf dem Lande (Taşrada Düğün Hazırlıkları)
1914 – Erinnerungen an die Kaldabahn (Kaldabahn Hatıraları)
1914–1915 – Der Dorfschullehrer (Köy Öğretmeni)
1915 – Blumfeld, ein älterer Junggeselle
1916–1917 – Der Gruftwächter
1916–1917 – Die Brücke (Köprü) Brod’un Başlığı
1917 – Eine Kreuzung
1917 – Der Schlag ans Hoftor (Çiftlik Kapısına Vuruş) Brod’un Başlığı
1917 – Der Jäger Gracchus (Avcı Gracchus) Brod’un Başlığı
1917 – Beim Bau der Chinesischen Mauer (Çin Seddi’nin İnşaasında)
1917 – Eine alltägliche Verwirrung Brod’un Başlığı
1917 – Der Nachbar (Komşu) Brod’un Başlığı
1919 – Brief an den Vater (Babaya Mektup)
1920 – Heimkehr Brod’un Başlığı
1920 – Die Abweisung (Geri Çevrilme)
1920 – Zur Frage der Gesetze (Yasalar Sorunu Üzerine)
1920 – Das Stadtwappen (Kent Arması) Brod’un Başlığı
1920 – Kleine Fabel (Küçük Fabl) Brod’un Başlığı
1920 – Die Truppenaushebung
1922 – Forschungen eines Hundes (Bir Köpeğin Araştırmaları) Brod’un Başlığı
1922 – Das Ehepaar
1922 – Der Aufbruch (Gezinti)
1922 – Gibs auf Brod’un Başlığı
1923–1924 – Der Bau Brod’un Başlığı
1925 – Der Prozess (Dava)
1926 – Das Schloss (Şato)
1927 – Der Verschollene (Amerika) İlk olarak 1912 yılında Kayıp olarak tasarlandı, fakat Brod tarafından Amerika olarak yayımlandı.            

Eserlerinin özellikleri: Kafka’nın eserlerindeki roman kahramanları sonunun nereye varacağını bilmedikleri labirentlerden geçerler ve sonunda bilinmeyen kudrete ulaştırılırlar. “Şato” romanı da tıpkı “Dava” romanındaki mahkeme binasında olduğu gibi karmakarışık odaların bulunduğu labirentlerden oluşmaktadır, aynı zamanda “Kayıp” ( Brod tarafından “Amerika” başlığı adı altında yayımlanmıştır) romanında tuhaf, birbiriyle alakasız sahneler – bir gemi, bir otel, bunların yanında Karl Rossmann amcanın odası, kahramanlar – devasadır.

Kafka’nın hemen her eserinde, örneğin: “Çin Seddi“, “Bir Köpeğin Araştırmaları“, “Kısa Fabl“, hikâyenin kahramanları başarılı olamamıştır ve boş yere ölmüştür, hikâyelerinde ağırlıklı olarak ele alınan konu budur. Bu hikâyelerde her şey tamamıyla gerçekçi değildir, olaylar bilinçli olarak ironiyle anlatılmıştır.

Hikâyelerinin konularının bir diğer olmazsa olmazı da, hikâyenin kahramanının bilinmeyen yasalara istemeden karşı gelmesi; ya da çiğnediği yasayı hiç bilememesidir (“Yasanın Önünde”, “Ceza Sömürgesi”, “Çiftlik Kapısına Vuruş”, “Yasalar sorunu üzerine”). Tıpkı “Dava” ve “Şato” romanlarının kahramanlarında olduğu gibi, hikâyenin kahramanları da kendileri için yasak olan olaylarla hikâyeye yön verir, hikâyenin gidişatını bu olaylar belirler. Kafka’yı ekspresyonistlerden ayıran da Kafka’nın olağandışı olayları tanımlayıp, anlaşılır bir şekilde tarif edip, bu olayları doğal bir oluşum gibi yansıtan tarzıdır. Bu duruma özellikle de Kafka’nın hikâyelerinde rastlanır. “Ceza Sömürgesi”ndeki yasallaştırılmış acımasızlıkta, “Dönüşüm” eserinde insanın bir hayvana dönüşmesinde ya da “Akademi İçin Bir Rapor” adlı eserlerinde bu durum açıkça görülebilir. Kafka eserlerinde basitçe günlük yaşamdaki bir olaya şekil vermemiştir; ondan ziyade kendi kurallarıyla kendi dünyasını yaratmıştır. Kafka’yı diğerlerinden ayıran, Kafka’yı Kafka yapan da budur. Bu durum sonradan „Kafkaesk“ (Kafkavari) kavramının yerleşmesini sağlamıştır. Bu kavram Kafka’nın eserlerinin belirleyeni oldu, Kafka’yı diğerlerinden ayrı kıldı.

Yorumcuların “Yorumlama Şevki” kitabının 1945 yılından sonra bütün kütüphaneleri doldurup, bütün rekorları kırmasının altında belki de metinlerinin anlaşılır ve birbiriyle sıkı ilişki içinde olmasında yatmaktadır. Metinler kolay, fakat diğer yandan bu metinlerin özümsenmesi son derece zordur. Dil, okuma bakımından kolay ve resimlerle süslenmiştir; zor yanı ise okuyucuların asıl anlatılmak istenen konuyu hissedebilmesine rağmen asıl anlatılmak isteneni anlamada zorluk yaşamasıdır.

Albert Camus şöyle demiştir: “Bütün olanakların sunulup hiçbirinin işe yaramaması kaderdir, belki bu eserlerin büyüklüğü de kaderdir.” Kafka’nın eserlerinin cezp ediciliğindeki sır da zaten bu anlatmak istediğini anlayıp yorumlayabilmede yatar. (Walter H.Sokel)

Kafka’nın eserlerinin farklı farklı yorumlanması psikolojik, felsefi, biyografik, dini ve sosyolojik açıdan ele alınmıştır. Kafka’nın eserlerinin yorumlanmasında diğer önemli bir problem ise; Yahudiliğin ve Yahudi kültürünün eserlerine olan etkisidir.

Kafka'nın geniş etkisini gösteren edebiyat, sinema, müzik ve diğer eserlerden örnekler aşağıdadır.

Title

Year

Medium

Remarks

"A Friend of Kafka"

1962

short story

by Nobel Prize winner Isaac Bashevis Singer, about a Yiddish actor called Jacques Kohn who said he knew Franz Kafka; in this story, according to Jacques Kohn, Kafka believed in the Golem, a legendary creature from Jewish folklore

Dava (film)

1962

film

Filmin yönetmeni Orson Welles, "Ne derseniz deyin, Dava benim en büyük eserimdir, Yurttaş Kane'den bile büyüktür."

Watermelon Man

1970

film

partly inspired by "The Metamorphosis", where a white bigot wakes up as a black man

"Kafka-Fragmente, Op. 24"

1985

music

by Hungarian composer György Kurtág for soprano and violin, using fragments of Kafka's diary and letters

Kafka's Dick

1986

play

by Alan Bennett, in which the ghosts of Kafka, his father Hermann and Brod arrive at the home of an English insurance clerk (and Kafka aficionado) and his wife

Kafka

1991

film

stars Jeremy Irons as the eponymous author; written by Lem Dobbs and directed by Steven Soderbergh, the movie mixes his life and fiction providing a semi-biographical presentation of Kafka's life and works; Kafka investigates the disappearance of one of his colleagues, taking Kafka through many of the writer's own works, most notably The Castle and The Trial

Franz Kafka's It's a Wonderful Life

1993

film

short comedy film made for BBC Scotland, won an Oscar, was written and directed by Peter Capaldi, and starred Richard E. Grant as Kafka

"Bad Mojo"

1996

computer game

loosely based on "The Metamorphosis", with characters named Franz and Roger Samms, alluding to Gregor Samsa

In the Penal Colony

2000

opera

by Philip Glass

Kafka on the Shore

2002

novel

by Japanese writer Haruki Murakami, on The New York Times 10 Best Books of 2005 list, World Fantasy Award recipient

Kafka's Trial

2005

opera

by Danish composer Poul Ruders, based on the novel and parts of Kafka's life; first performed in 2005, released on CD

Kafka's Soup

2005

book

by Mark Crick, is a literary pastiche in the form of a cookbook, with recipes written in the style of a famous author

In the Penal Colony

2006

film

Franz Kafka'nın kısa öyküsünden uyarlanan filmin senarist, yönetmen ve yapımcısı Sibel Güvenç en iyi görüntü ve sanat yönetimi ödülleri kazanmıştır.

"Kafkaesque"

2010

TV series

Breaking Bad Season 3 episode written by Peter Gould & George Mastras. Jesse Pinkman at a group therapy meeting, describes his new workplace as a boring corporate laundromat he complains about his boss, that he's not worthy to meet the owner whom everyone fears. "Sounds kind of Kafkaesque," responds the group leader.

"Kafka the Musical"

2011

radio play

by BBC Radio 3 produced as part of their Play of the Week programme. Franz Kafka was played by David Tennant

"Sound Interpretations Dedication To Franz Kafka"

2012

music

HAZE Netlabel released musical compilation Sound Interpretations — Dedication To Franz Kafka. In this release musicians rethink the literary heritage of Kafka

Google Doodle

2013

internet culture

Google had a sepia-toned doodle of a roach in a hat opening a door, honoring Kafka's 130th birthday

The Metamorphosis

2013

dance

Royal Ballet production of The Metamorphosis with Edward Watson

Café Kafka

2014

opera

by Spanish composer Francisco Coll on a text by Meredith Oakes, built from texts and fragments by Franz Kafka; Commissioned by Aldeburgh Music, Opera North and Royal Opera Covent Garden


 

1933– 1945 yılları arasında Kafka da tıpkı diğer bütün saygın Yahudi yazarlar gibi yasaklanan yazarlar arasındaydı. Hatta Kafka, Nazi döneminde yasaklanan yazarların başında geliyordu. Eserleri yakılacak kitapların arasındaydı.

 https://tr.wikipedia.org/wiki/Franz_Kafka​

adresinden alınmıştır.

                                                                                                                                                      

Franz Kafka, (d. 3 Temmuz 1883 – ö. 3 Haziran 1924) modern dünya edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından biridir.

Temmuz 1883'te Prag’da ufak moda eşyalar satan bir dükkan işleten Hermann ve Julie Kafka'nın 6 çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiştir. İki erkek kardeşi daha bebekken ölmüştür. 3 kız kardeşi de kendinden uzun yaşamıştır. Hukuk okumuş, boş zamanlarında yazmaya başlamıştır. Yazıları, ilk olarak Betrachtung, 1912 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Kafka'nın duygusal deneyimleri ve ailesiyle olan ilişkileri eserlerinde özellikle günlük ve mektuplarında ifade bulmuştur. Babaya Mektup'ta (Almanca: Brief an den Vater) Kafka'nın bakış açısından babasıyla olan ilişkisi gözükmektedir. Hayatta olduğu süre içerisinde yedi kitap yazmıştır. Bunların yanında üç tamamlanmamış roman ve birçok mektup ve günlük bırakmıştır gerisinde. Kafka yakın arkadaşı Max Brod'dan öldüğünde tüm bu eserlerini yakmasını istemiştir. Max Brod'un Kafka'nın bu isteğini yerine getirmemesi sayesinde bugün bu eserler günümüze ulaşmıştır. Kafka tüm eserlerini Almanca yazmıştır. Kafka modernist yazar olarak görülmektedir. Eserlerinde suç, özgürlük, yabancılaşma ve sorumluluk ayrıca otoriteye bireysel karşı koyma gibi temaları işlemiştir. Kafka’nın en tanınmış eserleri Dava, Şato ve Dönüşüm'dür. Kafka'nın 3 Haziran 1924'teki ölümünün sebebi kalp yetmezliği olarak görülse de vücudunu yıpratan asıl sebep ilerlemiş kanseridir.

Hayatı 

Ailesi: Almanca konuşan Yahudi bir aileden o dönem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun sınırları içinde yer alan Prag şehrinde dünyaya gelmiştir. Herman Kafka (1852–1931), Franz Kafka'nın babası, Prag'a yerleşmeden önce Pisek yakınlarındaki bir Yahudi köyü olan Osek'te yaşamaktaydı. Franz Kafka'nın büyük babası Jacob Kafka Osek'te kasaplık yapmaktaydı. Herman Kafka geçimini belli bir süre pazarlamacılık yaparak sağladıktan sonra kendisine ait erkek ve kadın moda elbiseleri ve aksesuarları satan bir dükkan işletmeye başlamıştır. Kafka'nın annesi Julie Kafka (1856—1934) ise zengin bir bira üreticisinin kızı olarak dünyaya gelmiştir. Franz Kafka'nın bebekken ölen iki erkek kardeşinin dışında ayrıca kendinden daha genç Gabriele ("Elli") (1889–1941), Valerie ("Valli") (1890–1942),ve Ottilie ("Ottla") (1892–1943) adlı üç kız kardeşi daha vardı. Kafka'nın kız kardeşlerinin konsantrasyon kamplarında ya da gettolarda hayatlarını kaybetikleri ileri sürülmektedir.

Çocukluğu, gençliği, eğitimi ve mesleki yaşamı: Lise eğitimini 1901 yılında başarıyla tamamladıktan sonra Kafka, annesi ve babası tarafından Norderney ve Helgoland’a birer seyahatle ödüllendirildi. Kafka daha sonraları da despot babasının isteği gibi bir yaşam sürdürdü. Bu onun kaderiydi ve bu kader onun birçok eserine de yansıdı. Kendi kararlarını verebildiği bir yaşamdan sonra, dışarıya olan yönelimi Dönüşüm eserinde olduğu gibi diğer eserlerine de açıkça yansımıştır.

Franz Kafka 1901’den 1906’ya kadar Prag’daki Karl-Ferdinand Üniversitesinde öğrenim gördü; oradan mezun olduktan sonra kimya ile ilgilendi, fakat kısa bir süre sonra hukuk alanında ilerlemeye karar verdi. Daha sonra bir yarıyıl Alman filolojisi ve sanat tarihiyle ilgilendi ve bu arada Münih’teki hukuk eğitimine de devam etti. Beş yıllık hukuk eğitiminden sonra Albert Weber’in yanında ücretsiz hukuk stajı yapma şansını buldu ve ceza hukuku alanında ilerleme kararı aldı.

Franz Kafka 1907’de o dönemde çok ünlü olan “Assicurazioni Generali” adlı İtalyan bir sigorta şirketinde çalışmaya başladı. Franz Kafka, Prag’da edebiyat çevresine girmesini sağlayacak olan Max Brod ile bu yıllarda dostluk kurmaya başlamıştır. Eserlerini de yakılmak üzere bıraktığı kişi de Max Brod’dur.

Bu dönemde Kafka, aynı zamanda Felix Qeltsch, Oskar Baum, Gustav Janouch ve Franz Werfel gibi önemli edebiyatçılar ile tanıştı. 1908 -1912 yılları arasında siyasal ve toplumsal olaylara ilgi duymaya, önemli Çek siyaset adamlarının toplantılarına katılmaya başladı. Yahudilikle ilgilenip İbranice öğrenmeye de bu dönemde yöneldi. Max Brod ile Riva, Paris, Weimar ve İtalya’ya geziler yaptı.

Nesil çatışması, baba-oğul ilişkileri: Kafka kötü bir çocukluk dönemi geçirdi, özellikle de babasıyla hiç anlaşamadı; babasının Kafka’nın üzerinde sürekli bir baskısı söz konusuydu, bu durum çocukluk yıllarından öğrenim hayatına kadar devam etti.

Kafka’nın annesi ise babasının değer yargılarını ve düşüncelerini kabullenmişti, zaten bu yargıları değiştirebilecek güce de sahip değildi. Kafka gençken, babasından kesinlikle korkmuyordu, fakat babasına her zaman mesafeli yaklaşıyordu ve ona karşı içinde nefretten başka bir duygu beslemiyordu.

Kafka’nın birçok eserinde baba, ailenin reisi, her şeye gücü yeten ve baskıcı biri olarak tasvir edilmiştir; tıpkı “Dönüşüm” eserinde olduğu gibi. Bu eserde Gregor (hikâyenin kahramanı aynı zamanda hikâyedeki oğul) bir böcektir ve işe yaramayan biridir, hikâyede Gregor’un ölümüyle ailenin rahat bir nefes alması konu edinilmiştir. Babasının karşı konulmaz gücünün Kafka’nın üzerinde yarattığı baskı, Kafka’nın en önemli hikâyelerinden biri olan “Hüküm” ü (Yargı) yazmasına sebep olmuştur.

Kafka,“Baba’ya Mektup” eserindeki mektupları ne babasına göndermek ne de yayımlatmak istemiştir; bu mektupları sadece babasının üzerinde her zaman baskısı olduğunu göstermek için yazmıştır. Muhtemelen babasının Kafka’nın üzerinde yarattığı baskı onun kendi kendini eleştirmesine sebep olmuştur ve Kafka kendinden nefret eden biri haline gelmiştir. Şüphesiz bu derin özeleştiri Kafka’nın yaşamına ve eserlerine yansımıştır.

Arkadaş çevresi: Kafka’nın Prag’da oldukça geniş bir arkadaş çevresi vardı, üniversitenin ilk yıllarında hemen hemen aynı yaşlarda olduğu sıkı bir arkadaş çevresi edindi.

Kafka’nın hayatındaki en önemli kişi şüphesiz Max Brod’du. Max Brod da tıpkı Kafka gibi hukuk okudu, daha sonra filozof olan Felix Weltsch ve yazar Oskar Baum ile arkadaş oldu.

Brod, Kafka’nın edebiyat için ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. Brod’un aracılığıyla Kafka, henüz yeni kurulmuş olan Rowohlt basımeviyle iletişime geçti ve böylece Kafka’nın ilk kitabı basılmış oldu (Gözlem,1912).

Kafka’nın gelip geçici arkadaşları içinde Jizchak Löwy’nin şüphesiz ayrı bir yeri vardır. Kendisi, Varşovalı Ortodoks bir aileden gelen önemli tiyatroculardandır, gerek sanata olan ilgisiyle, gerekse kişiliğiyle Kafka’ ya örnek olmuştur.

Kafka’nın biyografisini incelersek, onun hiç de sosyal bakımdan toplumdan kopmadığını görürüz, fakat ruhsal bakımdan tamamen farklı bir kişiliktir. Kafka’nın eserlerini bilen birinin elinden onun kullandığı kelimelerin altında yatan, asıl anlatmak istediği ifadeyi takdir etmekten başka bir şey gelmez. Aile içerinde ise Kafka’ya en yakın olan kişi en küçük kız kardeşi Ottla’dır.

İlişkileri: Kafka’nın kadınlarla olan ilişkilerine baktığımızda en önemli noktada, Kafka’nın aşkı Felice Bauer’e yazdığı mektuplar durmaktadır. Felice Bauer, Kafka’nın 13 Ağustos 1912’de Max Brod’un evinde tanıştığı, Berlinli bir memurdur.

1920 yılında ise Kafka, Milena Jesenka ile mektuplaşmaya başlar. Milena Kafka’nın Almanca yazdığı eserleri Çek diline çevirmek istemiştir. Milena, Kafka’dan 12 yaş küçüktür ve evlidir. Birlikte olmalarının imkânsız olduğunu biliyorlardı, buna rağmen uzun yıllar boyunca aralarında mektuplaşmaya devam ettiler. Kafka’nın Milena’ya yazdığı mektuplar da tıpkı Felice Bauer’e yazdığı mektuplar gibi Türkçeye çevrilmiştir. Kafka’nın son ilişkisi ise, ölmeden birkaç ay önce isminin anıldığı Dora Diamant adındaki bir çocuk bakıcısıydı.

Kafka mektuplarda aşkın gerçekliğine olan şüphelerini, korkularını dile getirmiş, duygularını tüm çıplaklığıyla kaleme almıştır, bu bakımdan mektuplar edebi açıdan son derece önemlidir.

Yargı: Kafka, “Yargı” adlı eserini 1912 yılında 22 Eylülü 23 Eylüle bağlayan gece sadece sekiz saatte kaleme almayı başarmıştır. Bu eserle birlikte Kafka edebiyat dünyasında konu ve stil bakımından özünü bulmuştur. Kafka yazmanın yaşama hissini kuvvetlendirdiğini ve eserin defalarca okunduğunda bile, hem okuyucuların hem de Kafka’nın üzerinde aynı etkiyi verebilmesi gerektiğini söyler.

Yargı, Kafka’nın 1912 yılında yazdığı hikâyesidir. Bu hikâyede betimlemeye çalıştığı kişi kendisidir. Daha sonra yazdığı hikâyesindeki böcek metamorfoz'unda betimlediği kişi yine kendisi olmuştur. Hikâyedeki genç ve başarılı tüccar bir türlü babası tarafından fark edilememiştir.

Hikâye bir tüccarın oğlu olan Georg Bendemann’ın yaşamını konu alır. Georg aşıktır ve Petersburg’daki onun için son derece önemli olan arkadaşıyla yazışmaktadır. Bu arkadaşlığı devam ettirmek için kendi yaşamındaki birçok başarıdan mektubunda bahsetmemiştir. Uzun süre düşünüp taşındıktan sonra Georg sevgilisine onunla evlenmek istediğini belirtir. Georg mektuplarla babasına gider; fakat babası bu duruma olumlu bakmaz. Onun bu dönemde evliliği düşünmek yerine ticaretle daha sıkı ilgilenmesini gerektiğini söyler. Bunun üzerine Georg her şeyi geride bırakıp evi terk eder, kendi yolunu çizmeye karar verir.

“Yargı” eseriyle Kafka, ilk uzun soluklu yaratıcılığını ortaya koymuştur; ikinci eseri yaklaşık iki sene sonra kaleme alınabilmiştir. Bu gecikmenin sebebi olarak da Kafka’nın sanatsal başarısıyla bile üstesinden gelemeyeceği bir problem ortaya çıkması gösterilebilir, bu problem gittikçe büyümüştür ve sonuç olarak Kafka yarım yıl boyunca edebi açıdan üretken olamadığı bir dönem yaşamış, kendisinin ve ailesinin yaşamını sürdürebilmek için gerekli olan parayı kazanamamıştır. Fakat işi ile ilgili yaşadığı problemler, Kafka’nın yaratıcılığını hiç de olumsuz yönde etkilememiştir, hatta Kafka bu zor dönemlerde yaratıcılığının en üst seviyelerine çıkmıştır.

(I. Dünya Savaşı’nın patlak verdiği yılın ikinci yarısını bu döneme örnek verebiliriz.) Kafka bütün bunları planlı bir şekilde çalışarak başarmıştır, kendi stratejisine göre Kafka; sabahları büroda çalışıyor, öğlenleri uyuyor, geceleri yazmaya devam ediyordu.

Kafka “Yargı” eserini tamamladıktan sonra, yaşamında bir takım değişiklikler meydana geldi. Kafka’nın kendini tamamen yazmaya adaması aynı zamanda yaşamından birçok şeyi feda etmesi anlamına geliyordu. Zamanla bu tarzıyla kendini günlüklerinde ve mektuplarında ağırlıklı olarak maddiyata verdi.

Hastalığı ve ölümü: 1917 yılının Ağustos ayında bir gece Kafka’nın ağzından kan gelir, o yıllarda tedavisi mümkün olmayan Akciğer kanseri teşhisi konulur Kafka’ya. Hastalık iyiden iyiye kendini hissettirmeye başlar ve 1918’in sonbaharında İspanyol gribine yakalanır, haftalarca ağrı çeker. Daha sonraları ise tüm tedavilere rağmen, Kafka’nın sağlığı yıllar ilerledikçe kötüleşir. Kafka 1923–1924 yılları arasında Berlin’de bulunuyordu ve bu yıllarda kanser iyice ilerlemiş durumdaydı; gırtlağına kadar ilerleyen kanser yüzünden Kafka artık konuşma yetisini de kaybetmişti. Yemek yerken ya da bir şeyler içerken dayanılmaz acılar çekiyordu. 1924 yılının nisan ayında Wienerwald Sanatoryumunda,aile dostları yanındayken akciğer hastalıkları tedavisinde uzman olan Dr. Hugo Kraus tarafından, Kafka’ya gırtlak kanseri teşhisi konuldu;sebep olarak ise akciğer kanserinin metastaz yapması gösterildi.

Muayeneler sonucunda, Kafka’nın durumunun son derece kötü olmasından dolayı cerrahi bir müdahale yapılamayacağı sonucuna varıldı. Kafka Kierling Sanatoryumu’na taşındı ve 3 Haziran 1924 yılında Klosterneuburg’da, 40 yaşında hayata gözlerini yumdu. Resmi ölüm sebebi olarak da kalp yetmezliği teşhisi konuldu.

Kafka’nın uyruğu hakkında: Kafka ilk olarak çok milletli Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda ve I. Dünya Savaşı’ndan sonra yeni kurulan Çekoslovakya’da yaşadı. O dönemlerde Almanca farklı ülkelerde (Avusturya, İsviçre’nin bir bölümünde, Güney Tirol) konuşuluyordu. Kafka kendisini bir mektubunda, ana dili Almanca olan biri olarak tanımlamıştır. (“Almanca benim anadilim, fakat Çekçe kalbimde yatıyor“)

Prag’da Almanca konuşan halk ki yaklaşık halkın yaklaşık yüzde sekizini oluşturuyor, kendilerini “Prag Almancası“ olarak tanımladığı bir çemberin içerisinde yaşıyordu. Bu durum Kafka için de geçerliydi, Kafka bir mektubunda „ Hiçbir zaman Alman halkı arasında yaşamadım“ demiştir. Daha sonra ise çoğunluğunu Çek halkının oluşturduğu, Almanca konuşanlardan izole edilmiş bir ortamda yaşadı. —hassas yaradılışından dolayı Almanca konuşan azınlıktan uzaklaştı. (Bütün bunların yanı sıra o Yahudi azınlığa mensuptu.) Okullarda da o dönemde Çekçe ve Almanca konuşan Praglılar arasında büyük bir çekişme söz konusuydu. Kafka’nın eserlerine baktığımızda ise I. Dünya Savaşı döneminde ne Almanya’nın politik konularından ne de Avusturya milliyetçiliğinden bahsettiğini görürüz.

Etkileri (edebiyat, felsefe ve sinema): Nabokov’a göre Kafka, edebi açıdan en fazla Flaubert’dan etkilenmiştir. “Özellikle Kafka’nın hukuk ve doğa bilimleri için kullandığı kavramları almış, onlara kuşkusuz ironik bir doğruluk yüklemiş, bunu yaparken kendi kişisel duygularını katmamıştır, aynı stile Flaubert’in eserlerinde de rastlanmaktadır“. (Nabokov, Die Kunst des Lesens, Fischer TB, S. 320).

Kafka lise yıllarından itibaren yoğun bir şekilde Friedrich Nietzsche ile ilgilenmiştir. Özellikle de Nietzsche’nin “Also sprach Zarathustra” (Böyle Buyurdu Zerdüşt) eseri Kafka’yı büyülemiştir. Kafka kendine yaşam paraleli olarak filozof Kierkegaard’ı görmektedir. Ve onun için şöyle demiştir : “O beni bir arkadaş gibi doğruluyor“

1908’ in aralık ayında yazdığı bir mektubunda Kafka şöyle demiştir: “Başka şekilde biz sinemacı uğruna kendimizi nasıl hayatta tutabilirdik ki?” Bunu 1919 yılında sinemada âşık olduğu ikinci aşkı Julie Wohryzek’e yazdı. Fakat Kafka’nın filmlerden pek de etkilendiği söylenemez; yazılarında uygun ifadeler eksiktir bu yüzden birçok kez metinlerini bizzat yeniden yapılandırmıştır. Hikâyelerinde film konularını inceleyip üzerinde kafa yorduğu için farklı karakterler yaratmıştır. Konu, komik resimlerin birbiri ardına sıralanmasıyla oluşur ve abartılıdır; burada edebi yoğunluk kendini sözlü olarak gösterir. Kafka’nın hikâyelerindeki film her zaman o anı konu alır: büyük şehirdeki trafiğin ritmi, korkunun dışa vurumu gibi. Bu tür figürlere özellikle “Kayıp” romanında rastlanır.

Kafka’nın müsveddelerinin yayımlanmasıyla ilgili tartışma: Yaşadığı dönemde Kafka, geniş çevrelerce pek fazla tanınmıyordu. Kafka eğer yazdığı kısa metinlerin dışındaki eserlerin de yayımlanmasına izin verseydi, bu durum belki daha farklı olabilirdi. Kafka ne kendi eserlerine ne de yazarlığına güveniyordu; bu güvensizlik öyle boyutlara ulaşmıştı ki; en yakın arkadaşı ve vasiyetini bıraktığı Max Brod’a yayımlamadığı eserlerini (bunlara bütün romanları da dâhildir) yakıp yok etmesini vasiyet etmiştir. 29 Kasım 1922’de araştırmalar sonucunda bulunan belgede, Kafka’nın şöyle belirttiğini görüyoruz: “Ortaya koyduğum bütün eserlerden sadece şu belirttiklerim geçerlidir “Yargı”, “Ateşçi”, “Dönüşüm”, “Ceza Sömürgesi”, “Köy Hekimi”; hikâyelerimden ise: “Açlık Sanatı.” (“Gözlem’in“ bir örneğinin kalmasını istiyorum, kimse bu hikâyeyi yok etme zahmetini çekmesin, fakat onun yeni basımının olmasını da istemiyorum.) Bu belirttiğim beş kitabın ve hikâyenin geçerli olduğunu söylemem kesinlikle onların yeniden basılıp, yayımlanması anlamına gelmesin; aksine ben bu eserlerin hepsinin yakılıp yok edilmesinden yanayım. Eğer bu kitaplara ulaşmak isteyenler varsa onlara da engel olamam.“

Kafka’nın Brod’dan istediği, kitaplarının yakılıp yok edilmesiydi; fakat Brod bunu yapmadı. Bugün de Brod’un verdiği kararın doğru olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Yapıtlarının bir bölümünü de Kafka yaşadığı dönemde bizzat yok etmiştir. Kafka ancak II. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyaca üne kavuşabilmiştir, önce ABD ve Fransa’da, 50’li yıllarda ise Almanca konuşulan bölgelerde ünlenmiştir. 1963 yılında Prag’daki Liblice şatosunda ağırlıklı konusu yabancılaşma olan, Kafka üzerine uluslararası bir konferans düzenlenmiştir

Kafka ölümünden önce arkadaşına müsveddelerinin büyük bölümünü ortadan kaldırması için adeta yalvarmıştı. Fakat Brod, Kafka’nın vasiyetine rağmen, Kafka’nın birçok eserini ölümünden sonra yayımladı. Alman ordularının Prag’a girmelerinden kısa bir süre önce, 1939 yılında Brod, Kafka’nın müsveddelerini İsrail’e kaçırmayı başardı. 1945’de bu müsveddeleri sekreteri Ilse Ester Hoffe’ye gönderdi ve aynen şöyle yazıyordu notunda: “Sevgili Hester, 1945 yılında sana Kafka’nın bana ait olan bütün el yazmanlarını ve mektuplarını gönderdim.“

Hoffe bu müsveddelerden bazılarını satın aldı, satın aldığı eserler arasında mektuplar, posta kartları, “Bir Savaşın Tasviri” eserinin el yazması ve “Yargı” öyküsünün el yazması bulunuyordu, bu eser 1988 yılında 3.5 milyon marka Londra’daki bir edebiyat arşivine kaldırılmıştır. Diğer el yazmalarını ise Hoffe, kızları Eva ve Ruth Hoffe’ye göndermiştir.